0

Alkol ve Madde Kullanım Bozukluğuna Bilimsel Bir Bakış

Bu Haber 1838 Kez Okundu
  • Paylaş:
Alkol ve Madde Kullanım Bozukluğuna Bilimsel Bir Bakış

Türkiye’de ve dünyada tütün, alkol ve uyuşturucu madde kullanım oranları hızla artıyor. Maddeye başlama yaşları gittikçe düşüyor. Bağımlılık ise kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkiliyor. 

Bağımlılığın, bir kişinin ilaç ya da maddeye (sigara, alkol, maddeler) karşı engellenmesi imkansız biyolojik ve psikolojik dayanılmaz bir ihtiyaç hissetmesi, kullandığı maddenin miktarını ve sıklığını giderek arttırması, maddeyi kullanmadığında yoksunluk belirtilerinin oluşması ve günlük yaşamını sürdürmesinin imkansız hale gelmesi ile karakterize olan kronik bir beyin hastalığı olarak tanımlandığını belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı  Prof. Dr. Demet Güleç Öyekçin bağımlılığın kişiyi her türlü olumsuz sonucuna rağmen madde aramaya, bulmaya ve kullanmaya zorladığını dile getirdi. 

Prof. Dr. Demet Güleç Öyekçin’e madde bağımlılığı ile ilgili bilinmesi gerekenlere dair sorular sorduk. 

Kimlerde bağımlılık gelişir? 

Herkes bağımlı olabilir. Ancak herkeste bağımlılığın gelişimine neden olan etkenler farklılık gösterir. Biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenlerin ilişkisi sonucunda hastalık manifest (aşikar) olur.

Bağımlılık bir irade bozukluğu mudur?

Bağımlılık bir irade bozukluğu değildir ancak maddeyi ilk kez denemeye karar verme, kişinin özgür iradesi ile yaptığı bir seçimdir. Bu nedenle madde bağımlılığı madde olmadığında gelişmeyen bir bozukluktur. Maddeyi hiç denememek ve ‘bir kereye bir şey olmaz’ diye düşünmemek, madde kullanımına ‘HAYIR’ demek bağımlılığın gelişmesini engeller.

Madde kullanımının tekrarlayan kullanımı beyinde yapısal ve işlevsel değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler sonucunda kişi maddeyi olumsuz etkilerine rağmen, (ruhsal ve bedensel sorunlar, aile ve iş alanında zorluklar, adli sorunlara (hırsızlık, yaralama, şiddet davranışı gibi) kullanmaya devam eder. Bağımlılık davranışı ilerledikçe kişi davranışları üzerindeki kontrolünü kaybeder.

Bağımlılık Tanısı nasıl konur?

Bağımlılık tanısı klinik muayene sonucunda bu alanda uzman olan kişiler (pskiyatrist) tarafından konulur. Her hangi bir maddeyi kullanmış olmak bağımlılık tanısı almak için yeterli değildir. Kişide bazı davranış değişikliklerinin olması ve işlevsellikte bozulmanın eşlik etmesi gerekir. 

Bu belirtiler şu şekildedir:

Bir yıl içinde aşağıdakilerden en az ikisi kendini göstermeli, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ve işlevsellikte düşmeye yol açmalıdır:    

Maddenin tasarlandığından daha uzun ve yüksek miktarlarda alınması.

Madde kullanımını denetlemek ya da bırakmak için yapılan ama boşa çıkan sürekli çabalar.

Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için çok zaman harcamak.

Madde kullanımı için çok büyük bir istek duymak veya kendini zorlanmış hissetmek.

Tekrar eden kullanım sonucu sorumluluklarını yerine getirememek. (işte, okulda, evde)

Olumsuz etkilerine rağmen kullanıma devam etmek. (toplumsal ve kişiler arası sorunlar)

Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tamamen bırakılması.

Tehlikeli olabilecek durumlarda dahi kullanmaya devam etmek.

Fizyolojik ya da psikolojik sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımını sürdürmek.

Maddeye tolerans gelişmiş olması.

Madde kesildiğinde ya da azalttığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması. (Bulantı, uykusuzluk, kusma, sinirlilik, bunaltı, huzursuzluk, saldırganlık, ishal, terleme, titreme, kas sızıları, ateş vb.) Her madde yoksunluk belirtisi göstermez.

Her madde kesildiğinde yoksunluk belirtisi göstermez.

Bağımlılık ile ilgili bilinmesi gereken temel kavramlar nelerdir?

Tolerans gelişimi  

Kullanılan madde veya alkol miktarının aynı oranda alınmasına rağmen, etkisinin giderek azalması ve istenilen etki için kullanılan madde miktarının arttırılması ihtiyacıdır.

Yoksunluk  

Uzun süre madde kullanımından sonra maddenin azaltılması ya da bırakılması halinde ortaya çıkan bir takım fiziksel ve bilişsel belirtilerin yaşandığı dönemdir. Kişi madde kullanımını devam ettirerek bu belirtileri azaltmayı hedefler. Bu dönemde görülen bulgu ve belirtiler, kullanılan maddenin cinsine, tüketilen miktara, kullanım süresi ve şekline göre değişir. Alkol gibi bazı maddelerin yoksunluk belirtileri yaşamı tehdit eder nitelikte olabilir.

Bağımlılık Yapan Maddeyi Kullanmak İçin Duyulan Arzu-Aşerme (Craving) 

Craving (aşerme) kişinin alkol veya maddeyi kullanmak için yoğun arzu duyması veya dürtü hissetmesi durumudur. Craving, bağımlılık gelişmesiyle birlikte ortaya çıkar ve kişinin alkol veya maddeyi tekrarlayıcı şekilde kullanmasına neden olur. Bununla birlikte, kişi alkol veya maddeyi bıraktıktan sonra da craving (aşerme) devam eder ve tekrar madde kullanmaya geri dönüş için risk oluşturur. Bu nedenle bağımlılık tedavisinde aşerme ile mücadele önemli yer tutmaktadır.

Bağımlılık yapan maddeler nelerdir?

Bağımlılık yapan maddeler 10 başlıkta sınıflandırılır.

1. Alkol

2. Kafein

3. Kenevir (esrar)

4. Halüsinojenler (LSD, meskalin, fensiklidin vb.)

5. Uçucular (tiner, benzin, gazolin, bali vb.)

6. Opiyatlar (morfin, eroin, kodein, metadon vb.)

7. Dinginleştirici, uyutucu ve kaygı gidericiler (diazepam, klorazepat vb.)

8. Uyarıcılar (amfetamin, ekstazi, kokain vb.)

9. Tütün

10. Diğer bilinmeyen maddeler

Her bir maddenin etkileri ve yoksunluk belirtileri bir birinden farklıdır. Ancak tüm maddelerin etki düzenekleri sonunda beyinde bağımlılık oluşmasına neden olan ödül sistemini etkiler.

Bağımlılık yapıcı özellikleri olan alkolün kullanım biçimlerinden de kısaca söz etmekte yarar var.

ALKOL KULLANIM BOZUKLUĞU

Alkollü İçecekler Nasıl Elde Edilir?

Meyve suları, yaş ve kurutulmuş meyve ve tahıl tanelerinin içinde bulunan şekerlerin maya mantarları tarafından fermantasyonu ile bira ve sofra şarabı gibi alkol düzeyi kısmen düşük içecekler elde edilir. Rakı, votka, konyak ve viski gibi alkol düzeyi yüksek içkiler ise fermantasyona uğramış sıvının distilasyonu ile elde edilir.

Alkol Kullanma Biçimleri Nelerdir?

Sosyal içici olarak adlandırılan gruptaki bu grup alkol kullananların çoğunluğunu oluşturmaktadır. Alkole bağlı hiçbir ciddi ve uzun süreli sağlık sorunu ve/veya sosyal sorun ortaya çıkmayabilir ve alkol alımı kesildiğinde hiçbir sorunla karşılaşmayabilirler. Ancak bu grup hem alkolle ilişkili kazalar gibi tek bir içme döneminin olumsuz sonuçları hem de alkol kullanımının daha sorunlu bir düzeye ilerlemesi ile ilgili risk altındadırlar.

Yüksek riskli içiciler (aşağıda tanımlanmaktadır) alkol bağımlısı olmamakla birlikte alkole bağlı birçok tıbbi ve sosyal sorun yaşamaktadırlar. Bu grup, alkolü kötüye kullananlar veya bağımlı olmayan sorunlu içiciler olarak adlandırılabilir.

Alkol bağımlısı kişilerde ise temel olarak içme davranışlarını kontrol etmede yetersizlik vardır. Kullandıkları alkol miktarını gittikçe artırma eğilimindedirler. Kullandıkları alkol miktarını ve alkol almak için harcadıkları zamanı denetlemeye çalışırlar ancak başarısız olurlar. Alkol kullanımının olumsuz sosyal, mesleki ve tıbbi sonuçlarını yaşıyor olmalarına karşın alkolden uzak durmayı başaramazlar. Bağımlılıkları ilerledikçe alkolün fiziksel ve psikolojik bağımlılığını da yaşamaya başlarlar.

 Yüksek Riskli İçicilik Nedir?

Tüketilen alkol miktarının ortaya çıkardığı bulgular cinsiyetler arasında farklılıklar gösterir. 

Erkeklerde günde 4 ve üzeri birim içkiyle (1 birim içki= Bir şişe 360ml’lik bira= Bir tek 40 ml’lik sert içki-rakı-cin-votka-viski= 1 kadeh 120 ml’lik şarap) kadınlarda günde 3 ve üzeri birim içki veya erkeklerde haftada 12 ve üzeri birim içkiyle kadınlarda haftada 9 ve üzeri birim içki içmek yüksek riskli içicilik olarak tanımlanmaktadır.

Alkol ve Madde Kullanım Bozukluklarının Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bağımlılık tedavisi ayaktan ve/veya yatarak sürdürülebilir. Öncelikle hastanın ayrıntılı bir değerlendirmesi yapılmalıdır. Bu aşamada alkol-madde kullanım bozukluğunun şiddeti, eşlik eden psikiyatrik bozukluklar, bireysel ve sosyal özellikler ayrıntılı olarak değerlendirilir.

Değerlendirme aşamasında öncelikle Arınma (detoks) tedavisi uygulanır. Bu aşamada amaç kişinin bedeninin alkol-maddeden arınmasıdır. Çünkü bu tür maddeler bedende ve beyinde kendine göre bir sistem kurar. Yeniden alkol-maddeden arınmış bir sistemin kurulması için tedaviler uygulanır. Her maddenin arınma dönemi süresi ve uygulanan tedaviler farklılık gösterir. 

Arınma, kişinin durumuna göre yatarak veya ayaktan yapılır. Ancak evde yani ayaktan yapmak bazen tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Bu aşamada kişinin içme nedenleri, tetikleyici faktörlerin neler olduğu, kullandığı maddelerin ruhsal etkileri, fiziksel sonuçları gözden geçirilir. 

Sürdürüm tedavisi sıklıkla arınma tedavisinden sonra kişiye özgü ilaç ve ruhsal destek tedavilerinin belirlenmesini içerir. Bu evrede amaç temiz kalmayı sürdürmek ve kişinin derlenme-toparlanmasını sağlamaktır. Beden dengeye girdikten sonra temiz kalmayı sürdürmek çok önemlidir. 

Arınma döneminden sonra sürdürüm tedavisi çok önemlidir çünkü beyin hücreleri bağımlılık yapan maddeleri hemen hatırlar. Temiz kalmak/ayık kalmayı sürdürme aşamasının temel hedefleri; yeni bir yaşam düzeni kurmak, bağımlılık yapıcı maddelerden uzak kalmayı öğrenmek, ruhsal ve fiziksel iyileşmeyi sağlamaktır. Ayrıca aile ilişkilerini düzelmesine, ilişkilerin bir düzene konmasına çalışılır. Beyin maddede kullanmadan önceki aşamaya geri dönmesi için hem ilaç hem de psikososyal tedaviler sürdürülür. Genellikle bu dönem ayaktan tedavi ile sürdürülür. Bireysel ve aile görüşmeleri, psikoeğitim, destek grupları ve psikosoyal müdahalelerin çoğu bu dönemde devreye girer. Uygulanan psikosoyal tedaviler kişiye özgü olarak belirlenir.  

Tekrar Kullanmayı Önleme Aşaması (Relaps önleme) Bağımlılıkta istek/aşerme dediğimiz belirti çok uzun süre hastalık sürecine eşlik eder. Yoksunluk belirtileri düzelse de kişi zaman zaman madde kullanmayı tekrar tekrar isteyebilir. Bunu tetikleyen birçok etken olabilir. Bu dönemde kişiye madde isteğiyle, madde kullanmaya iten duygularla, risk yaratan etkenlerle, düşünce tuzaklarıyla başa çıkmanın yolları öğretilir. Bağımlılıkta sadece bağımlılık yapan maddeyi bırakmak yeterli değildir. Önemli olan bırakmak kadar tekrar başlamamaktır. Bu aşamada; Arkadaş ilişkileri düzenlenir. Aile ilişkileri üstünde çalışmaya devam edilir. Kişinin yeni bir yaşam düzeni kurmasına destek olunur.   Tekrar kullanmayı önleme aşaması; bir anlamda yeniden yapılanma dönemidir.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi bünyesinde Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı,  05.04.2016 tarihinde Ayaktan Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (AMATEM) olarak hizmet vermeye başlamıştır. Covid-19 tedbirleri kapsamında Eylül 2020 tarihinden itibaren Çarşamba günleri ayaktan alkol-madde kullanım bozukluğu özel dal polikliniğimiz sınırlı sayıda hastamıza hizmet vermeye başladı. Randevu için 0-286-263-59-50 ve 2016 dahili numaradan ulaşabilirsiniz. 

Bağımlı değil bağımsız yaşam, çabayla ve uygun tedaviler ile mümkündür.