0

1915 Olayları ve Uluslararası Hukuk Konulu Çalıştay Yapıldı

Bu Haber 1445 Kez Okundu
  • Paylaş:
1915 Olayları ve Uluslararası Hukuk Konulu Çalıştay Yapıldı

“1915 Olayları ve Uluslararası Hukuk” temalı çalıştay Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Cemil Meriç Konferans Salonu’nda yapıldı.

Çalıştaya Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM), Dışişleri Bakanlığı ile çeşitli üniversitelerden yetkililer katıldı. Toplantının açılış konuşmalarını ise ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, AVİM Başkanı Emekli Büyükelçi Alev Kılıç ve Dışişleri Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Elif Çomoğlu Ülgen yaptı.

ÇOMÜ Rektörü Prof.Dr. Yücel Acer yaptığı konuşmada böyle bir çalıştayın 100. Yıl bağlamında ÇOMÜ ev sahipliğinde Çanakkale’de yapılmasından oldukça mutlu olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“AVİM ve Üniversitemiz işbirliği ile bu çalıştayı nispeten kısa sayılabilecek bir sürede organize etmeyi başardık. Siz değerli hocalarımız ve değerli Dışişleri Bakanlığı mensuplarını Üniversitemiz çatısı altında bir araya getirmeyi başarmış olduk. Doğrusu Üniversitenin Rektörü olarak ben bundan gurur duydum. Aynı zamanda da bir uluslararası hukuk hocası olarak da bundan büyük bir mutluluk duydum. Zira birazdan ifade edeceğim gibi Ermeni olayları gündeme geldiğinde çoğu kez uluslararası hukukun ya da ilgili hukuk kurallarının bir nevi ikinci plana itiliyor olması beni öteden beri rahatsız etmiştir. Bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini hep düşündüm”. 

ÇOMÜ’yü de kısaca tanıtan Rektör Acer, ÇOMÜ’nün daha da ileri gitmesi için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini kaydetti. 1915 yılının Çanakkale Zaferinin 100. Yılı olduğundan yoğun bir şekilde kutlandığını da ifade eden Rektör Acer, Çanakkale’de çok sayıda faaliyet gerçekleştiğini, bunlardan bir kısmına da ÇOMÜ’nün ev sahipliği yaptığını ifade etti. Rektör Acer, “Birçok alanda ulusal ya da uluslararası nitelikli konferanslar, kongreler Çanakkale Zaferi bağlamında üniversitemiz ev sahipliğinde yapıldı. 1915 dendiği zaman tabii ki bugün konuşacağımız Ermeni meselesi de ilk akla gelen meselelerden bir tanesi. Tabii ki biz 1915’i Çanakkale Zaferi hatta 1. Dünya Savaşı esnasında kazandığımız en büyük zafer olarak kutluyoruz. Ama bir taraftan da bizi çok rahatsız eden bir yıl olarak da anılıyor. Hatta 24 Nisan 1915 tarihinde acaba bu işin arkasındaki güçler neler yapacak diye de bir taraftan endişelendiğimiz olmuştur. Neyse ki biz daha çok Çanakkale Zaferini kutlamaya konsantre olabildik. Ama bir taraftan da bu meseleyi de ihmal etmememiz gerektiğinin farkındayız. Özellikle de hukuki açıdan ihmal etmememiz gerektiğini biliyoruz. Çünkü biraz önce ifade ettiğim gibi soykırım hukuksal bir kavramdır. Tamamen hukuksal bir düzenlemeyle ortaya konulmuştur. Bugün de bazı uluslararası mahkemelerin ve hatta ulusal mevzuatın içerisinde bir suç kategorisi olarak hukuken tanımlanır. Dolayısıyla biz bu meseleyi incelerken hukuki kuralları ihmal etmeden, onların yeterince açıklanmasını sağlayarak ele almak durumundayız. 1915 Ermeni olaylarına bakış açımız dolayısıyla bu meseleyi hukuki olarak tartışılır kılmaktır. Bence bu, bu meselenin merkezi noktasını oluşturur. Zira hepimiz biliyoruz ki diğer taraftan bakıldığı zaman “Ermeni soykırımı” iddialarının tamamen kabul görmüş bir mesele olduğunu göstermeye çalışan bir kesim var. Onun karşısında farklı düşünenler olarak, farklı düşünenlerin de bunun aslında kesin bir mesele olmayıp tartışılan bir mesele olduğunu veya açıklanması gereken bir mesele olduğunu ortaya koymamız ve kabullendirmemiz gerekir. Bu bizler açısından bakıldığı zaman işin merkezini oluşturuyor, bu bağlamda da hukukçuların, gerek ilgili iç hukuk mevzuatı üzerinde uzman olmuş hukukçuların, gerekse uluslararası hukukçuların bu meseleyi tartışıyor olması oldukça önemli. Bu bağlamda ben bu çalıştayın gerçekten büyük hizmet edeceğine inanıyorum”.

AVİM Başkanı Emekli Büyükelçi Alev Kılıç ise ÇOMÜ’de çok önemli bir çalıştay yapıldığını ifade ederek “Her şeyden önce bu olanağı sağladığı için öncelikle sayın Rektöre ve üniversitede bu işle ilgili arkadaşlara teşekkür ediyorum” dedi.

Ermeni iddialarının 100. yıl münasebetiyle bir kez daha canlandığını ifade eden Kılıç, Türkiye’nin son 50 yılında bu sorunun ciddi bir biçimde ortada olduğunu ve azalmadığını belirtti. Kılıç şunları söyledi: “Ermenilerin bu faaliyetini siyasi, tarihi ve hukuki alanlar diye 3 alanda toparlamak mümkündür. Siyasi olarak bunun içine halkla ilişkiler, kamuoylarını etkileme girmektedir. Dünya parlamentolarında kendi görüşlerine yandaş bulabilmenin, bir oldu bittiye getirmenin, tezlerini siyasi anlamda kabul ettirebilmenin temelini ise ikinci ayak olan tarihi ayak oluşturmaktadır. Yani kendilerine göre yüzyıldan bu yana yaptıkları yayınlarla bazı veriler ortaya koymuşlardır. Bunun tartışılmasını ve konuşulmasını bile istememektedirler. Çünkü bu verilerin yanlışlığı her gün ortaya çıkmaktadır. Ama bunun tartışılmasına girdikleri an siyasi kazanımlarını da kaybedecekleri korkusuyla da bundan kaçınmaktadırlar. Üçüncü ayak da hukukidir. Bugüne kadar tarihi ayakta bir dengeleme söz konusu olabilmiştir. Bunu da hem Türkiye’deki değerli akademisyenlere hem de yurt dışındaki gayet objektif tarihçilere borçluyuz. Bugün şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık tek taraflı Ermeni tarihi tezleri geçerliğini yittirmiştir. Sadece Ermeni söylemlerinden hareket etmek mümkün değildir. Bu artık bu şekilde kayıtlara geçmiştir. Siyasi olarak da önemli kazanımlar elde etmişlerdir. 20’yi aşkın parlamentoda karar çıkartmışlardır. Âmâ bu da zirve noktasına ulaşmıştır. Mesela bu 100. yılda  beklentiler Ermeniler bakımından çok aşırıya gitmiştir. Dünya parlamentolarında yaygın bir şekilde kararlar çıksın, dünya kamuoyu yaygın bir şekilde harekete geçsin beklenmiştir. Bu olmamıştır. Şu an Ermenilerin bel bağladığı tek konu hukuk kalmaktadır ve hukukta bir kazanım sağlamaya çalışmaktadırlar. Hukuk alanında ciddi atılımları vardır. Komisyonlar toplamaktadırlar. Ermeni hukukçuları örgütlemektedirler. Ermenistan’ın şapkası altında komisyon kurmuşlardır. Hukuk atılımına girmeye çalışmışlardır. Ama burada da gördüğümüz hukuk alanında da başarısız oldukları bir alan olmuştur. Şu an hukuk alanında da ciddi bir hezimete uğramaları söz konusudur. Fakat şu an bekleme noktasındayız. Ermeniler olsun Türkiye olsun bekleme noktasındadır. Ermeniler mülkiyet ve tazminat noktasında da girişimlere başlayacaklardır. Buna yeteri derecede hazırlıklı olamadığımız kanaatindeyim. Bugün yapılan toplantı son derece önemlidir. Hukuki konuda oluşacak sorunları detaylı inceleme imkânı bulunulacaktır. Konuların ana hatlarını belirleyip nasıl bir çalışma yapabileceğimiz ve yöntemi ortaya çıkama konusunda neler yapabileceğimizi konuşacağız”.

Dışişleri Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Elif Çomoğlu Ülgen de konuşmasında özellikle Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılında Çanakkale’de bulunmaktan büyük bir heyecan duyduğunu söyleyerek, AVİM’in ulaştığı kitlenin genişletilmesine akademi olarak sağlanacak katkıdan şükran duyacaklarını kaydetti. Ülgen, “Uluslararası hukuk hızla gelişiyor. Bizler Dış İşleri Bakanlığı olarak yurtdışı temsilciliklerimiz aracılığıyla anında haberdar olsak bile o gelişmeyi değerlendiremiyoruz. Birleşmiş Milletler’de alınan kararlar, İnsan Hakları Mahkemeleri’nde çıkanlar, Uluslararası Mahkemelerin meselelere bakış açıları bunlar ile ilgili sorularımız var” dedi.

Ülgen, 2015 yılına Perinçek davası ile başladıklarını, 8 Ocak’ta bu davanın duruşmasına katıldıklarını ve doğru bir savunmayı yaptıklarını kaydetti. Ülgen daha sonra ABD ile aslında sıkıntılı bir süreç yaşandığını kaydederek, “Çünkü bu sene 100. yıldı ve ABD başkanının üzerinde çok büyük bir baskı vardı. Bu baskının da şöyle de bir geçmişi vardı, Obama göreve gelmeden önce kendi seçim propaganda çalışmaları sırasında buradan biraz da oy kaygısıyla bu işin adını soykırım olarak tanıyacağını söylemişti fakat neticede 7 yıllık iktidarı boyunca bunu söylemedi ve 100. yılda da söylemedi. Tabiatıyla yaptığı açıklama geçtiğimiz yıllara göre aslında çok ağır ve tek taraflıya da yakın bir açıklamaydı. Fakat bunu bize Amerikalı muhataplarımız 100. Yılın duygusal boyutu bağlamında izah ettiler. Yani kendilerinden bekleneni aslında hiçbir şekilde vermediler. Bugün Ermeni tarafında hem diasporayı hem Ermenistan’ın basın kaynaklarını taradığınızda Amerikalılara hiçbir şükran duygusu duymadıklarını görüyorsunuz. Dolayısıyla o yönüyle aslında her ne kadar Obama’nın açıklaması bizi de mutlu etmediyse de, eğer bu bir mücadele gibi görülüyorsa 1-0 Türkiye’yi öne çıkaracak şekilde neticelendi. Çünkü içinde o meşhur “s” ile başlayan veya “g” ile başlayan kavramı zikretmedi. Çünkü bütün mesele gelip dönüp dolaşıp bu kavramda odaklanıyor. İşte bunun da altında yatan gerekçe aslında bu kavrama yüklenen hukuki anlam ve sorumluluklar”.